Okumak

Beni bilenler bilir. Herkesin okumakta olduğu başucu kitabı vardır, benimse o kitap başucumda durmaz da Türk’ün aklının en iyi çalıştığı yerde durur. Ayıptır övünmesi ben, okuduğum kitaplarımın çoğunu evin daha çok o en ıslak mekanında okumuşumdur. Herkese de tavsiye ederim. Gerçi siz kitaba dalmışken aynı mekanı esas işlevinde kullanmak isteyen sıkışmış ev halkının bazen tepkisini çekiyor olsanız da bunu siz girmeden onların ihtiyaçlarını “önceden giderterek” bertaraf etme şansını kullanıp rahatsız edilmeme olanağını yarattıktan sonra bayağı bir kitap kurdu olabilirsiniz. Son yıllarda hizmete soktuğum bu servisim yüzünden birkaç internet sitesini, ki bunlar ideefixe, kitapyurdu, hepsiburada ve vesaire (önlerinde üç w, artlarında com var), ihya etmiş durumdayım.
Yurtdışına gittiğim zamanların çoğunda kitapçıları ve sahafları pek çok ziyaret edip oralardan dönüşte okunacak pek çok kitap getirmişliğim, dolayısıyla da kitapçı raflarını seyretmek ve kitapları karıştırıp yükte ağır olsa dahi pahada hafif olanlarından birer aranjman yapıp yükümü ağırlaştırmayı sevsem de turistler gibi gezerken fazla olan zamanın normal yaşantım esnasında kıymetini artık bilmem gerektiğinden seçimlerimi internette sörf yaparak biliyorum. Kitapları alırken önsöz, arka söz gibi kısımlar okunamadığından arada karpuz seçemediğiniz zaman masaya gelen kabakları, kavun seçemediğinizde masaya gelen kelekleri gibi saçma şeyler çıkabileceği gibi “ummadık taş yarar baş” misali çok hoş şeylerle de karşılaşılabiliyor.
Şimdi fiyat baremi düşük olduğu için ne çıkarsa bahtıma, güzel çıkarsa ne ala, kötü çıkarsa canım sağ olsun diyerek aldığım kitaplardan sizlere tavsiyelerde bulunayım. Öncelikle yeni çıkmış ve piyasada yüksek diyebileceğimiz değerlere satılan kitaplar en az üçte bir daha ucuz fiyata bulunabiliyor. Daha önce tavsiye ettiğim ve gene tavsiye etmekten gurur duyacağım Turgut Özakman’ın “Şu Çılgın Türkler” ve “Diriliş” adlı eserleri piyasada ve üzerlerinde basılı fiyatları 22 YTL iken ben 14 YTL’ye elimi öpenden aldım. Hani “ucuzdur vardır illeti, pahalıdır vardır hikmeti” sözünü boş çıkarırcasına aynı basım ve kağıt kalitesinde kitabı elde edebildim. Aynı durumla J.K.Rowling hanımefendiye ait “Harry Potter” serisi kitaplarda da ayniyle vaki karşılaştım.
Gerçi biraz eski basım, tedavüle çıkalı çok olup artık piyasada bulunması zor, biraz da yakası açılmadık, yani fazla tanınmamış, ürünlerde tedarik sorunu yaşamış olsam da onların da geri ödemesini aldığımdan maddi olarak bir kayba ve manevi olarak bir güvensizliğe uğramadım. Ödemelerde de miktar arttığı zaman taksitlendirme yapılabildiğinden insan bazen gereğinden fazla alım yapsa da taksitlendirmenin dayanılmaz hafifliği ve yüksek değerlerde alım yapıldığında cazip avantajlar sayesinde farkında olunmuyor. Kredi kartı ile alışverişte de yukarıda andığım sitelerden yapmış olduğum alımlarda, şeytan kulağına kurşun, hiçbir sorunla karşılaşmadım. Bu arada istenirse banka havalesiyle de ödeme yapılabildiği gibi bu tür havalelerde indirim bile yaptırılabiliyor, hani sıcak para hesabı.
Alırken tereddüt ettiğim ama ismi ve yazarı yüzünden son kargomda elime geçen “İngilizce bilmeden hepinizi I love you” isimli Ferhan Şensoy kitabı da evdeki en ıslak mekanda geçirdiğim sürelerin uzamasına yol açtı. Kitap bitince de yeni FŞ kitapları almak üzere sitelere bir yolculuk da yaptım ama doğruyu söylemek gerekirse henüz siparişimi kesinleştirmedim. Yani böyle bir avantaj da var. Bu sitelere üyelik yapıldığında üye hesabınıza girip istediğiniz kitap ve CD’leri listeye alıp daha sonra hepsini birden alabiliyorsunuz. Yani aklınıza gelen ürünleri var mı yok mu diye araştırıp varsa sepete ekliyorsunuz ve isterseniz bir ay sonra ister iptal ediyorsunuz, ister de alabiliyorsunuz.
Bu sitelerden alışveriş yapıldığında bazıları size bonus puanlar veriyor ki bunları biriktirip bir süre sonra ürün olarak değerlendirebiliyorsunuz, veya bazı ürünlere arada anlamsız indirimlere gidip neredeyse sadece kargo fiyatına alımda bulunabiliyorsunuz. Mesela ben yaz başında 6’lık Jean Paul Belmondo DVD setini 9 YTL gibi inanılmaz bir fiyata aldım. Tabi burada sadece fiyat avantajı değil, arada çok satanlar, fiyatı düşenler, kampanyaya girenler gibi atraksiyonlarda enteresan duyumlar ve elde etmeler olabiliyor.
Tabi bu alışverişin bir başka güzelliği de ayıpçı bir şeyler alınıyorsa, kasada kasiyerle göz göze gelip imalı bakışlar yemek, elinizde tutarken bir tanıdık tarafından görünüp ayıplanmak gibi riskleri de bertaraf etmiş oluyorsunuz. Geçenlerde bu kategoriden aldığım “Bazıları Cacık Sever” filmi de öldürseniz mağazadan almayacaksam da bu sitelerde karşıma 1.5YTL’lik fiyatıyla çıkınca almamazlık edemedim. Yahu o 80 öncesi furya filimleri de bir harikaymış. Yukarıda bahsettiğim film aralardaki iki adet beşer dakikalık ahlaka mugayir ve filmin konusuyla yüzde yüz alakasız kısmını çıkartırsanız kötü bir Aydemir Akbaş filmi. Abuk subuk espriler, anlamsız komiklikler filmin seyredilebilitesini sıfır düzeyinin bile altına düşürüyor. Zaten furya filmlerinde o kısımları seyreder olmak bir işkenceye dönüşürdü diye hatırlıyorum (hay Allah bu arada o tip filmlere gitmişliğim çakılmış mıdır acaba? Eğer çakıldıysa da artık serde gençlik varmış deyip geçiştiririm). Geçenlerde polemik konusu olan Ali Poyrazoğlu’nun bu tip film geçmişi dolayısıyla da eleştiriliyor olması tamamen bir haksızlık olarak oluşmuş bir durum diye düşünüyorum her ne kadar beyefendinin yaptığı sanat icrasını televizyonda izlediğim birkaç skeci dışında perdede veya sahnede izlemediysem de. Üstelik cinsel tercihi dolayısıyla o zamanlar eğer ki öyle film çevirdiyse bunu tamamen sanat için yaptığını bile söyleyebiliriz.
Konumuzun gelip dayandığı Ali Poyrazoğlu ve konumuzun adının okumak olduğu düşünülürse bu ikilinin birlikteliği de muhteşem bir boyuttadır diye biliyorum. Radyoda yaptığı programlarda telefon ile katılan tüm seyircilerle kurduğu diyaloglarda okumakta ve daha önce okumuş olduğu kitaplardan bahsedince, Sezar’ın hakkını Sezar’a verip, bu adamın tiyatro, sinema gibi aktiviteleri hangi zaman aralığına sığdırdığını anlayabilmek pek kolay değil. Yani sadece kitap okusa bile zamanın yetmeyeceği düşünülebilecekken bir de envai çeşit müziklere ait arşivinin oluşmasını sağlayabilmek bile havsala alma ötesi.
Yukarıda saydığım internet sitelerinden “kitapyurdu”nun özel bir durumu var. Kişisel bilgilere yazdığınız doğum tarihiniz geldiğinde sizin o gün yapacağınız alışverişlerde kargo ücreti almıyor. Ben, uyanık bir Türk evladı olarak bu tip alımlardan sonra doğum tarihimi üç ay sonrası ile değiştirerek her üç ayda bir doğum günü indirimi almak gibi bir üçkağıda başvurup sistemin açık noktasını yakalamış olmanın da getirdiği bir zevkle kitap alışveriş miktarımı da aynı zamanda arttırıyorum.

Herkeslere bol kıraatli, eğlenceli ve güzel günler diliyorum
Devamını Okuyunuz